En Eski Türk Halısı Nerede Bulundu?
04/10/2018
En Eski Türk Halısı Nerede Bulundu?

Türklere Ait En Eski Halı - İnanılmaz İlk Türk Halısı - En Eski Türk Halısı Nerede Bulundu?

Altay Dağlarının eteklerinde 1947 ve 1949 yılları arasında yapılan kazılarda Türklere ait en eski halı bulundu. Bu halı dünyanın bilinen ilk halısıdır.

1949 yılında Altay Dağı'nın eteklerindeki Pazırık bölgesinde buzullar arasında kalmış bir kurgan ortaya çıkarıldı.

Kurgana defnedilmiş olan ölünün yanına eski Türkler'de adet olduğu üzere yaşarken kullandığı eşyalar da gömülmüştü. 

Bu eşyaların arasında bir de halı bulunuyordu. Bulunduğu bölgenin isminden dolayı bu halıya "Pazırık halısı" denildi. Halı uzmanlar tarafından incelendiğinde bilim dünyasında çok konuşulacak bilgiler ortaya çıkacaktı.

Kurganda bulunan bu halı inanılmaz inceliği, yüksek kalitesi, motiflerinin zenginliği gibi özellikleri ile dikkati çeker.

Buzul haline gelmiş bir kurgan odasında, mumyalanmış ölü at, dört tekerlekli araba ve diğer ev eşyaları arasında bulunan bu halı, ilk defa 1953'te yayınlanarak çok geniş ilgi uyandırmış, daha sonra etraflıca tanıtılmıştır.

Halı 1.89x2 m. boyutunda ve çok ince yünden (iplik) yapılmış olup, 10 cm2'de 36.000 Gördes düğümü ile inanılmaz ve daha sonraları erişilememiş bir ustalık eseridir.

Halı, süvari figürlerinden geniş bordur, geyik figürlerinden ikinci geniş bordur, gri fonlardan bir iç ve bir dış dar bordur, zeminde 24 kare halinde haçvari çiçekleri ile kırmızı zemin üzerine beyaz, sarı ve mavi renklerin hâkim olduğu dama tahtası'na benzer bir örnek göstermektedir.

Tarihçelere göre Altay bölgesindeki bir yer adından dolayı “Afanasyevo Kültürü” denilen kültür alanında, ilk kez at ehlileştirilmiş olup bu bölgede yaşayan insanların da Hunlar olduğu belirtilmiştir. “Hayvan yetiştiren atlı göçebelerin, göç ederken, yük taşıyan hayvanlarca taşınabilecek, kolay nakledilebilen çadırlara ve çadır eşyalarına ihtiyaçları vardı. Çadırların tanziminde Avrupa üslubunda mobilyalar tanınmıyordu.

Böylece çadırların tanziminde en önemli rolü halılar oynuyordu. Uhlemann’a göre halıcılığın asıl vatanın tam kuru istep bölgeleri olduğunu, Klimatik hususiyetler de ortaya koyar. İstep kuşağının en karakteristik göçebe kavimleri Türk kavimleri olduğu için, halı yapımı ve yayımı bakımından oynadıkları rolün en büyük olduğu yolundaki düşünceler de tabidir. Bu,pek çok mütehassısın üzerinde birleştiği bir fikirdir”.

Atla beraber koyun bozkır şartlarının vazgeçilmez hayvanıdır. At, manevra gücüyle yoğun Çin nüfusu karşısında Türklere hayat hakkını sağlarken, koyun da yapağıyla giyinecek ve barınacakları eşyaların yapımına imkan vermiştir.

Türkler koyunların yünlerinden keçeler yapmışlar ve koç başlarını da keçelerine, kilimlerine halılarına damga olarak işlemişlerdir. Mesela "Yenisey’in yukarı akımında ve Uygurlar’dan sonra, bir müddet Moğolistan da yaşayan Kırgızların halıları da keçe cinsindendi. Bunlarda kullanılan bezek motiflerine yerliler koçkardıng müzü (koçların boynuzu) derler".

Kazakistan'daki Kazak Türkleri'nin hâlâ keçeden ayakkabı-çizme yaptıklarını ve üzeri koç başlı nakışlarla işlenmiş keçeleri, bütün Türk cumhuriyetlerinde görmek mümkündür.

Rudenko, kurgandaki eşya ile halıyı İskitlere mal ederek MÖ 5. yüzyıla tarihlendirmiş tir. Daha sonraki yayınlarda Ghirsman ve Bussagli, MÖ 4-3. yüzyıllara koymuşlar, nihayet Mongait, birçok araştırmacının MÖ 3. yüzyıl ile İsa'nın doğumu arasındaki yıllara tarihlendirmeye uygun bulduğunu belirtmiştir.

Daha sonra J. Zick-Nissen ise, halının MÖ 5. yüzyılda Susa ve Frigya arasında herhangi bir merkezde yapılabileceğini, sanat geleneklerinin Kuzey Batı İran'ı işaret ettiğini ileri sürmüştür. Bununla beraber, ölülerin gömülmesi âdetleri, mumyalanmış ölülerin tipleri-genetik özellikleri ve Altay bölgesinin tarihi ile komşu kurganlarda çıkan diğer eserler karşılaştırılınca, halının Asya Hunları'na ve MÖ 3-2. yüzyıllara mal edilmesi akla yakın gelmektedir.

Dünyanın bilinen ilk halısı olarak kabul edilen Pazırık halısı üzerindeki pars damgası ile at, eyer ve pantolonlu süvari resimleri günümüze kadar bozulmadan kalabilmişlerdir. Pars, Kazakistan'ın eski başkenti Almatı'nın ve Tataristan'ın bugün dahi devlet damgasıdır.

Bir tek eyer ile atlı süvarilerin giyinişleri dahi, Pazırık halısının Türk kültürüyle ilgili olduğunu ispatlama açısından çok önemli ip uçları vermektedir. Ayrıca eyerin Türk buluşu olması ve atlı kültürün gereği olan giyim biçiminin Fars giyim tarzıyla alakasının olmaması da önemli bir bilgi kaynağıdır.

Vambery, 1863 yılında Hive, Tahran, Buhara gibi bölgelerde yaptığı seyahatler hakkında bilgiler verirken halı ve keçe imalatının Türkmenler tarafından yapıldığını zikrederek nakışların işlenişini şöyle anlatır: "Bir kadın dokunulması istenen nakışların örneklerini kum üzerine parça parça çizer, işçiler de bu örneğe bakarak halıyı dokurlar".

Halı sanatının doğduğu coğrafya, Türklerin yaşadığı alanlardır. Halı hakkında yapılan yüzyıla yaklaşan çalışmaların halı sanatının bütün dünyaya Türkler tarafından tanıtıldığını ortaya koymaktadır. Pazırık halısından önce bulunan ve VI. yy. ait olan halı da Doğu Türkistan’da bulunmuştur.

İslam ülkelerine ise halı, Selçuklular tarafından tanıtılmıştır. Pazırık’da bulunan düğümlü halı da bilim adamları tarafından “Türk Düğümü" olarak bilinen "Gördes Düğümü” ile dokunmuştur. Ayrıca düğümlü halı tekniği ilk defa İç Asya’da kullanılmıştır. Bu nedenle bazı eserlerde düğümlü halıların Türk tarihiyle yakın ilgisi olduğu belirtilir.

Sanat tarihçilerinin belirttiğine göre, "İran Düğümü" "asimetrik", Türk düğümü ise "simetrik" tir. Dolayısıyla Pazırık halısındaki düğümlerin de simetrik olması, bu halının Türk halısı olduğu, en azından İran halısı olmadığı hususunda önemli bir belge olması gerek.

Bilindiği üzere Pazırık halısındaki ve günümüzdeki Türk cumhuriyetlerinde dokunan halı-kilimlerdeki hakim unsur hayvan damgaları dır. Hayvan damgası ise konunun uzmanları olan Menghin, Kopper, Grousset, Rasonyi, Barovkaya gibi tarihçilere göre “göçebe kültür” alanından kaynaklanmıştır.

Bu kültür çevresinin merkezini ise Hakas, Tuva ve Altay Özerk Cumhuriyetleri’nin olduğu coğrafya teşkil etmektedir. Otantik halı, modern halı, salon halısı, kilim, çocuk odası halıları, dokuma halılar için tek adres www.evtekstilial.com

 Pazırık Halısının Sembolik Motifleri

Halının orta kısmı, sıralar halinde teşhir edilmiş yaldız şekilleri ve lotus (Nilüfer) süslemeleri ile doldurulmuştur. Eserin bu orta kesiminde 24 kare alan içerisinde bazı araştırmacılara göre dört yapraklı bir çiçek motifi vardır.

Geçerliliği kanıtlanmamakla birlikte bu 24 kareyi 24 Oğuz Boyu ile ilişkilendiren görüşler de vardır. K.Erdmann’ın ”eyer örtüsü” olduğunu zannettiği bu halının ortasındaki karelere bölünmüş kısmı dikkate alan Jettmar gibi araştırmacılar halının bir oyun halısı olduğunu da iddia etmişlerdir.

Halının bazı noktalarındaki rozet veya üçgen motiflerin oyunun başlangıç ve bitiş noktaları olduğu ileri sürülmüştür. Bu oyunun ilkel bir satranç şeklinde zarla oynanan bir oyun olduğunu ileri sürmüştür.

24 karenin olduğu bölümü, genişlikleri çok az değişen üçü dar olmak üzere beş bant (su kanalı) ile kuşatılmıştır. Bunlardan ilki, kartal başlı arslan vücutlu bir motifi simgeler.

Bu Grifon’un başı, arkaya doğru çevrilmiş olup gagasından dili gözükmektedir. Bu hayali yaratığın kafası yukarı kalkık, kanat ve kuyruğu tamamıyla kareye sığdırılmıştır.

İkinci bant ise ise tek sıra halinde sağdan sola doğru yürüyen bir grup eliği (Geyik türü) gözler önüne sermektedir. Bu geyik ise İç Asya’da yaşayan ”Alces Machis” denen bir türdür. Bu cins geyik İran ya da Ön Asya’da bulunmamaktadır.

Geyik üzerindeki şekillerde Türk Hayvan Üslubuna ait tasvirler yer almaktadır. Bir sonraki şeritte ise geyiklerin ters istikametinde heybetli bir alay halinde ilerleyen bir sıra Türk süvarisini gösterir.

Atın yanında yürüyen ve üzerine binmiş halde yer alan süvariler İç Asya’da giyilen türden bir başlığa, ayrıca çizme ve pantolona sahip olarak İç Asya kıyafetiyle karşımıza çıkar. Atların üzerindeki eyer örtüleri ise bize yine diğer pazırık kurganlarından çıkarılan eyer örtülerini hatırlatmaktadır.Atların hepsi gemlidir. 

Bazı gemlerde süs plakaları gözle görülmektedir. Atların sırtlarına keçeden yapılmış örtü konmuştur. Hayvanın terini almak üzere sırtına konan bu nakışlı örtülere Orta Asya’da ”çaprak” ya da ”şaprak”, Anadolu’da ise ”terlik” ya da ”ter keçesi” denmektedir. 

Atların kuyruğunun düğümlü olduğu göze çarpmaktadır. Bu tasvir bozkır topluluklarının etkisiyle yapılmıştır. At kuyruğu bağlama ya da kesmenin mitolojik, dini ve sembolik anlamları yüzyıllarca Türk Toplumları arasında yaşamıştır. Halı üzerinde bulunan pars damgası da dikkate değerdir. 

Ayrıca Pars, Kazakistan’ın eski başkenti Almatı’nın ve Tataristan’ın devlet damgasıdır.

Yorumlar

Hiç mesaj bulunmadı

Puan Ver / Yorum Yap